Altı on yıllık kariyerinin tamamını kapsayan “Judy Chicago: Herstory”, Judy Chicago’nun Amerikan sanatı üzerindeki muazzam etkisini sergiliyor. Chicago’nun 1960’lardaki Minimalizm ve Dünya sanatı deneylerinden, 1970’lerin devrimci feminist sanatına ve 1980’lerin ve 90’ların anlatı dizilerine kadar, “Herstory” Chicago’nun geniş vizyonunun tam bir evrimini izliyor. Chicago, 1970’lerde efsanevi proje The Dinner Party (1974–79) ile önemli kamu tanınırlığı kazandı—tarih boyunca önemli kadınları onurlandıran devasa bir törensel ziyafet, Brooklyn Müzesi’nde sürekli sergilenmektedir. Ondan sonraki on yıllarda Chicago, ömür boyu bir öğretmen ve araştırmacı olarak, feminist pedagoji, kadınlar tarihi ve tarihsel koruma konusundaki kaygılarını sayısız iddialı enstalasyonlara, araştırma projelerine, eğitim programlarına ve alternatif sergi alanlarına geniş bir şekilde aktardı. “Herstory”, bu tür feminist metodolojileri, Chicago’nun katıldığı ve sıkça dışlandığı birçok çağdaş sanat akımı içinde bağlamlandırıyor—yaşamı boyunca Amerika’da gerçekleşen sosyal değişikliklerin aciliyetine cevap verecek şekilde eserlerinin gelişimini ve genişlemesini takip ediyor.
1939’da Judy Cohen olarak doğan Chicago, sanat ve sosyal adalet konusunda ömür boyu bir tutku geliştirdiği ilerici bir Yahudi ailesinde büyüdü. 1964’te Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles’ta eğitimini tamamladıktan sonra, Chicago, sözde Işık ve Mekan ile Bitirme Fetşi sahnelerinde yer alan az sayıdaki kadınlardan biri oldu. Birçok akranı gibi, sprey boyama, fiberglas döküm ve piroteknik dahil olmak üzere sanayi tekniklerinde usta oldu. 1970’e gelindiğinde, bu formel ve materyal ilgiler, kitlesel sosyal değişimle kesişti; kadınların kurtuluş hareketi tarafından cesaretlendirilen Chicago, evlilik soyadından vazgeçti ve doğduğu şehrin adını alan “Chicago” soyadını benimsedi. 1970’lerin başında, feminist uyanışı ile eş zamanlı olarak, Chicago sanat yapımını, kadın hareketinin fikirleri ve eylemleri etrafında büyüyen tutkusunu yansıtacak şekilde değiştirdi, kadın sanatçılar, yazarlar ve düşünürlerin marjinalleştirilmiş tarihlerini ortaya çıkarmaya yönelik yeni bir adanmışlık başlattı. Bu galeriler, Chicago’nun bu verimli döneminden eserlerini sergiliyor, önemli filmleri ve onun Minimalist ve erken feminist dönemlerini vurguluyor. New York’ta ilk kez kapsamlı bir şekilde sunulan Chicago’nun geleneksel kadınlık anlayışları, tabu erotizmi, bedenin sosyal inşası ve sanat tarihinin kültürel önyargıları ile devrimci deneyleri, onu savaş sonrası dönemin en etkili sanatçılarından biri yapmaya devam ediyor.
New York New Muzesi
New York’taki New Museum, 1977 yılında kurulmuş bir çağdaş sanat müzesidir. Kurucuları arasında Marcia Tucker gibi sanat tarihi ve küratörlük alanında tanınmış figürler vardır. New Museum, özellikle henüz geniş kitlelere ulaşmamış veya kenarında kalmış sanatçıları ve hareketleri tanıtmak amacıyla bilinir. Müze, sanat dünyasında o anki eğilimleri yansıtan, yenilikçi ve deneysel sergilere ev sahipliği yapmakla ünlüdür.
Müze, her yıl çeşitli solo ve grup sergilerine, performanslara, ve eğitim programlarına yer verir. Ayrıca sanatçılar için konuşma serileri, atölye çalışmaları ve kamu programları düzenler. New Museum, sanatçıların kariyerlerini şekillendirmede önemli bir rol oynar ve sanatçıların eserlerini geniş bir izleyici kitlesine tanıtmak için önemli bir platform olarak görev yapar.
Müze, Bowery’de bulunan ve SANAA tarafından tasarlanan dikkat çekici bir binada yer almaktadır. Bina, New York’un mimari manzarasına modern ve benzersiz bir katkı sağlar ve müzenin yenilikçi ruhunu yansıtır. New Museum, sanatın yanı sıra sosyal ve kültürel diyalogların da merkezi olma misyonunu taşır ve sanatın toplumsal değişime katkıda bulunabileceği inancını taşır.